1960'larda Çin'de alınan önemli bir karar, uzayı ve zamanı aşarak günümüzdeki bir grup bilim insanını insanlığın en büyük tehdidiyle yüzleşmek zorunda bırakır.
Kusurlarından pişmanlık duymayan dört kadın 2000'ler Mumbai'sinde yaşıyor, seviyor/sevişiyor, hatalar yapıyor ve arkadaşlık ve tekila ile onları neyin harekete geçirdiğini keşfediyor.
Nick Burkardt bir cinayet masası dedektifidir ve görebileceği her şeyi gördüğüne inanmaktadır. Ta ki açıklaması imkansız olan olaylarla karşılaşana kadar. Hasta teyzesi Marie bunların 'Grimm' adında elit bir avcı topluluğu olduğunu ve insanları korumak için yaratıklarla savaştıklarını söylediğinde hayatı sonsuza dek değişecektir.
A star rookie police officer must grapple with the limits of the justice system as she fights to exonerate her politician father and serve her diverse hometown of Surrey.
The drug trafficking drama is inspired by the true story of two brothers who rose from the decaying streets of southwest Detroit in the late 1980s and gave birth to one of the most influential crime families in the country. It revolves around brothers Demetrius Big Meech Flenory and Terry Southwest T Flenory, who together took their vision beyond the drug trade and into the world of hip-hop. The drama, per Starz, will tell a story about love, family and capitalism in the pursuit of the American dream.
Joaquín Manchado, sahip olduğu uyuşturucu imparatorluğunu Barselona limanından demir yumrukla yönetmektedir; ta ki yeni bir sevkiyat işi ve aileyi sarsana kadar.
Gökyüzünü, denizi ve karayı ejderhaların yönettiği bir dünyada, ejderha avcısı Ragna ve gizemli ortağı Crimson'un, ejderha hükümdarlarını yok etme amacıyla mücadelesi anlatılıyor.
Ailelerini dört ay önce bir trafik kazasında kaybetmiş olan 17 yaşındaki Elena ve 15 yaşındaki kardeşi Jeremy, yaşadıkları acı sonrası hayatlarına devam etmeye çalışmaktadırlar. Elena çevresinde her zaman güzelliği ve başarılı bir öğrenci olmasıyla ön planda olmuştur. Yaşadığı acıyı dış dünyadan saklama çabasındadır. İki vampir kardeşten Stefan ve Damon'ın kasabaya gelmesiyle, Elena'yla Stefan hemen birbirlerine karşı ilgi duymaya başlarlar.
1.yüzyıl Japonya'sında, deniz kazası geçiren Britanyalı denizci John Blackthorne'un hikayesi, dışarıdan gelen bir yabancıdan başlayıp bir samuraya dönüşen çarpıcı bir serüveni anlatır. Blackthorne, Japonya'nın gizemli ve karmaşık kültüründe, kendi kimliğini bulma ve bu topraklarda ayakta kalma mücadelesi içinde bulur kendisini.
Toranaga'nın liderlik mücadelesi, Blackthorne'u Japon toplumunun içinde karmaşık bir oyuncu yapar. Hem bir yabancı olarak dışlanan hem de samuray olarak kabul edilen Blackthorne, bu çift kimlikle başa çıkmak zorundadır. Japon gelenekleri ve savaş sanatlarıyla tanışırken, aynı zamanda kendi kültürünü ve değerlerini bu topraklara taşır.
Hikaye, sadece politik entrikalarla değil, aynı zamanda Blackthorne'un kişisel evrimiyle de ilgilenir. Japonya'nın feodal dünyasında yabancı birinin nasıl bir samuray olabileceği sorusu, Blackthorne'un karakterinin derinliklerine inilerek cevaplanır. Aynı zamanda, bu deneyim Japon lider Toranaga'nın gözünden, bir yabancıyı kendi çıkarları için nasıl bir araç olarak kullanabileceğini gösterir. Bu zengin ve karmaşık hikaye, kültürler arası etkileşim, liderlik mücadeleleri ve kişisel kimlik arayışı teması etrafında şekillenir.